Dünya hiç güzel olmayacak değil mi? Mesela ben hep şiir yazacağım son nefesime kadar. Hep bir kulağım acıklı ezgiler duyacak. Kendi çığlıklarımı duymamak için başkalarının feryatlarını dinleyeceğim belki, bilmiyorum. Gözlerim yaşlı, yüreğim katı...
Dünya güzel olmayacak değil mi? Mevsim bahar olsa da kalpler hep kış kalacak. Sıcacık yürekler, buz gibi kalpler tarafından harcanacak yine defalarca. O yüzlerinden hayat fışkıranların katili de, yine defalarca öldürülmüş hayallerin cesetlerinin barındığı soğuk bedenler olacak. Karanlık geceler örtecek günlerimi, yıldızlar kaybolacak. Hem de etrafımdaki herkes güneşin tadını iliklerine kadar çıkarırken...
Hiç sevmediniz değil mi? Kimseyi canınızdan çok sevmediniz. Nefesinizden, hayallerinizden çok... Uğrunda bileklerinizdeki minik kıpırtıyı sonsuza dek yitirebilecek kadar sevmediniz kimseyi ama daima bununla tehdit ettiniz. Ben gidersem bu dünyadan diyerek başlayan cümleleriniz sahteydi hep. Seni her şeyden çok seviyorumlarınız, benim için en önemli şey sensinleriniz de... Sahte. Hepsi sahte!
Siz yalancılar, bir yalan uğruna milyonlarca çiçeği de heba ettiniz! Siz yalancılar, gözlerinizin içine kederle bakan insanların içindeki acıyı bir nefeste yok edebilecekken, ömür boyu dinmeyecek hayal kırıklıklarıyla pekiştirdiniz.
O her şeyden çok sevdiğiniz, göğsünüzdeki güçlü kıpırtıyı, yaşadığınızı sandığınız her sahte duyguya alet ettiniz. Kalbim acıyor demeleriniz de sahteydi sizin. Zalimlerin yüreği acımaz! Onlar ancak acıtmasını bilirler. Elinizi göğsünüze dayayıp nefes alamıyorum da demeyin. Çünkü siz bir soluk daha fazla alabilmek için başkalarının nefesini kestiniz. Git dediniz. Sevmiyorum dediniz, o yalnızca paranın satın alabildiği sahte hediyelere, içinde bir gram duygu olmayan şiirlere boğduğunuz insanlara. Bitti dediniz, istemiyorum dediniz, sıkıldım, yoruldum, unuttum dediniz. Sahi siz neydiniz? Sevmeyi kimden öğrendiniz?
Dünya hiç güzel olmayacak değil mi? İnsanlar hep bencil, çiçekler hep soluk kalacak. Yağmur mutlu etmeyecek çocukları, kar öldüremeyecek mikropları. Çünkü artık mikroplar kapı kollarında, yerlerde değil, insanların beyinlerinde yaşıyor.
Dünya hiç güzel olmayacak değil mi? Kurtulamayacak hayatı bir tiyatro sahnesi sananlardan. Sözlerini yalnızca boğazlarından çıkaranlardan... Onlar bilmez. Eğer yürekten gelmiyorsa bir söz, o söze güvenilmez!
-Berkan SEZEN
5 Şubat 2017
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder