Umut...
Dünyanın en mükemmel ve aynı zamanda en berbat hissidir. Her gözyaşımın nedenidir de diyebilirim açıkça. Faili yüreğimin her yanışının... Katili yaşam sevincimin ya da...
Gözümde büyüttüğüm o mutluluklar, sevinçler, tebessümler... Yalnız ben ağladığım için yağdığını sandığım yağmur... Bana doğan güneş... Benim için parlayan yıldızlar ve yine bana feda edilen binlercesi... Sırf ben göreyim diye yananları... Dileklerim... Hepsi... Hepsi benim için...
"Bir Gün Her Şey Çok Güzel Olacak" adlı filmin senaristiydim sanırım bir zamanlar. "Herkes Beni Çok Seviyor" adlı kitabın yazarı... "Dünya Mükemmel Bir Yer" adlı şiirin şairi...
Beyaz perdede yalnızca bir kişinin izlediği tek oyunculu o filme noldu biliyor musunuz? Oyuncusu yalnız olduğunu fark etti yıllar sonra. Yanında sandığı tüm o karakterlerin yalnızca birer hayal olduğunu anladı. Yönetmenin de, oyuncunun da, senaristin de kendisi olduğunu... Kendi elleriyle kendi haberini yaptı sonra o yosun değil, keder tutmuş duvarlara.
"Umut dolu filmi izlemeye yalnızca bir kişi gitti. Hasılat ise ömür boyu dinmeyecek gözyaşları."
Eline aldığı o fırça, sürterken pürüzlü kaygılara, kimse görmedi puslu gözlerini diye, şükretti tanrıya.
Sonra da öldü zaten başrol. Hani "O boşrol. Ölürse film biter." denir ya. O film bitmedi.
Bakın! Şimdi fragmanı oynuyor hayatın her acı arasında.
Yalnızca bir kişinin sayfalarını karıştırmaya cesaret ettiği o kitaba noldu biliyor musunuz? Yırtıldı. Hem de orta yerinden... Hem de... Hem de en güzel cümlesinden... "Seni Seviyorum." diyemedi ana karakter o anda.
"Seni" dedi... Ama sevemedi...
Sadece bir kişinin dizelerinde kaybolduğu o şiire noldu biliyor musunuz? Okumadı kimse. Tutmadı. Dünya da mükemmel olmadı.
"O umut var ya. Önce çaresizliğe dönüşüyor gözlerinin önünde, sonra yavaş yavaş kanına işliyor bir zehir gibi. Bulana kadar kalbini, yakıyor her damarını, tenini. Ulaşınca da ya durduruyor yüreğini hızla ya da gümbür gümbür çalıştırıyor. Bu sefer umut değil, çaresizlik ve hayal kırıklığı yayılıyor saç diplerine kadar. Teninin en uzak noktasına kadar... Sonra patlıyor ve saçılıyor her yerinden buram buram. Dünyayı daraltıveriyor bir anda. O "umut" dolu dünyayı... İntihar gibi. Kendi kendini imha gibi.
Sonra cenin pozisyonunda kalıyorsun saatlerce, günlerce. Belki aylar geçiyor çaresizlikle. Senin ellerin hala başında. Vücudun utançla küçülmüş ve kendine sığınmış bu koca dünyada. O umut. O umut yakıyor işte. O umut öldürüyor. Kafana dank edince bazı şeyler o umut en çok yakan şey oluyor canını."
Bu dünyadan bir ben geçtim! Acılarımı bir ben seçtim! Bir ben sevdim...
Ya umut yoksa? Sen de sever misin?
6 Kasım 2016
Berkan SEZEN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder